3 Haziran 2019 Pazartesi

god

yedime gelmeden savaşmaya başladım. bir sürü çeşit rakibim oldu ve düello tecrübesi kazandım.
çoğu müsabakada yaralandım ve birçok öldürücü yara aldım.
rakiplerinizin nasıl birisi olduğunu anlamak için size kılıcını sapladığında nereye baktığına dikkat edin. odaklandığı yer vücudunuzda açtığı kesikse bilin ki acemidir.
gözlerini sizinkilerden ayırmıyorsa bilin ki tecrübelidir ve müsabakanın hakkını veriyordur.
eğer gözleri sizinkilere dikmiş gülüyor ve kılıcını size sapladıktan sonra içeride çeviriyorsa bilin ki o sizin şeytanınızdır. yanınızdan ayırmayın.

8 Nisan 2019 Pazartesi

Yabancı

Bundan yaklaşık 12 milenyum önce dünyayı yönettiğim zamanlardı.
Tabii o zamanlar dünya bu kadar kalabalık değildi ve bundan olsa gerek, insanlar birbirlerini görünce daha bir sevinirdi. Yabancı kelimesinin bir anlam ifade ettiği kadim yıllar...

Ölümsüz olunca yaşamının bir yerinde kendini tüm canlıların lideri olarak bulmak kaçınılmaz oluyor. Tecrübe ettiğin onca hayat ve tanık olduğun bütün o olaylar silsilesi seni kaçınılmaz sona hazırlıyor.
Sonsuz hayat da yaşasan ölümlülerin ikna yöntemlerine şaşırmamak elde değil.

Karanlık dönemden bu yana 7 büyük yokoluş gördüm ve insanlık her baştan başladığında, buna sıfır noktası dememizde bir sakınca olmayacaktır, rönesansı biraz daha önce gerçekleştirdim. Her seferinde de pişman oldum.

Yine bir mahşerin yanaştığı emarelerini görebiliyorum. Üzülmüyorum. En çok ilerleme bu çağda yaşanmış da olsa kendimi en yalnız hissettiğim de bu oldu. Kendime hiç bu kadar yabancılaşmamıştım.

Yeni yaşamı sabırsızlıkla bekliyorum. Yeniden ipleri elime almak, insanoğluna sırtımı dönmemek, önceden yaptığım hataları yapmamak için.



14 Mart 2019 Perşembe

artısıyla eksisiyle

dışarıdan bir müdahale gelmezse doksan-doksaniki yaşına kadar yaşayacağımı düşünüyorum. bu ömrü üçe böldüğümde, giriş-gelişme-sonuç, giriş kısmı bir kaç ay sonra bitecek. bu başlangıcın sonuna doğru kafam git gide karışıyor. büyüyünce anlarsın dedikleri her şey daha da flu görünüyor. sorguladıkça, düşündükçe daha da hissizleşiyorum ve bu beni insan olmaktan uzaklaştırıyor. eskiden bu diyarlara ve zamana ait olmadığımı düşünürken artık farklı bir varlık olarak hayata gelmem gerektiğini ve kozmik bir şaka olarak insan olduğumu düşünüyorum. acaba en son neye şaşırdım? yaklaşık altı-yedi senedir hiç bir şeyin beni heycanlandırdığını hatırlamıyorum. eskiden hayattaki amacın mutlu olmak olduğunu düşünürken artık bu çok yavan geliyor. yüce bir amaç aramıyorum fakat diğer insanları izliyorum ve çırpınmaları gözüme beyhude geliyor. boş konuşuyor boş hareketlerde bulunuyorlar. en acısı da kendilerini
bu süre zarfında gelişme kısmına geçerken elde olanlar pişmanlık keşkelerle dolu yıllar, varoluşunu sorgulayan ama hayattan keyif almasını bilen bir ruh ve insanlardan olabildiğince uzak durmak isteyen ve sağlığını korumaya çalışan bir zihin.
en azından neleri sevip nelerden nefret ettiğimi biliyorum.

5 Şubat 2018 Pazartesi

Yaşasın, Dünya Yok Oluyor!


                            “Ve şarkı söylüyoruz nükleer sığınaklarda
                            “Yaşasın, bu dünya yok oluyor!”
                            “Yaşasın, bu dünya yok oluyor!”
                            “Yaşasın, bu dünya yok oluyor!”
                            Cennetin çöküntülerinin üzerinde…”