24 Mart 2012 Cumartesi

Biliyorum sana giden yollar kapalı - Cemal Süreya

Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni

Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini

Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli

Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki

Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
Bu böyle pek de kolay değil gerçi...

Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki

Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri

12 Mart 2012 Pazartesi

ölümüne kadar hayattasın

kendimi her zaman mutlu hissederim. neden biliyor musunuz?
çünkü kimseden bir şey ummam. beklentiler daima yaralar. hayat kısadır. öyleyse hayatınızı sevin.
mutlu olun ve gülümsemeye devam edin ve konuşmadan önce dinleyin, yazmadan önce düşünün, harcamadan önce kazanın, dua etmeden önce bağışlayın, incitmeden önce hissedin, nefret etmeden önce sevin, vazgeçmeden önce çabalayın, ölmeden önce yaşayın. hayat budur. onu hissedin, onu yaşayın ve ondan hoşnut olun...

O güçsüz... Kendinden emin değil... Korkak...

Süper kahraman mitolojisine göre bir süper kahraman ve bir alt kimlik vardır. Batman aslında Bruce Wayne, örümcek adam aslında Peter Parker'dır. O karakter sabah uyandığında Peter Parker'dır. Örümcek olmak için bir kostüm giyer. işte süpermen bu noktada diğerlerinden ayrılır. Çünkü süpermen, süpermen olarak doğmuştur. Üzerindeki büyük "s" harfli kıyafeti, kent ailesi onu bir bebek olarak bulduğunda içinde sarılı olduğu battaniyedir. Clark Kent'in kıyafetleri ise - gözlükleri, takım elbisesi - asıl kostümdür. Süpermen'in aramıza karışabilmek için giydiği kostümdür. ‘Clark Kent’, süpermen'in gözlerindeki ‘insan’ yansımasıdır. Peki Clark Kent'in özellikleri neler? O güçsüz... Kendinden emin değil... Korkak... Clark Kent, süpermen'in gözünden insanlığın bir eleştirisidir… 
                     
                                                                                     Kill Bill

Draw With Me

Yalan & İstersen

Düşerken duramazsın
Susarken anlatamazsın
Belki de ne bileyim ben
Uzaksan duyamazsın
Bıraksan bulamazsın
Nerdeyim biliyorum ben
Yalan ne diyorsam ne duyduysam hep yalan
Yalan kim ne dediyse ne duyduysan yalan
Duramaz ki yanan
Bulamaz ki arar
Duruyorum ben
Yalan ne diyorsam ne duyduysam hep yalan
Yalan kim ne dediyse ne duyduysan yalan
Bilirsen unutumazsın
Aşikârı gönül saklamayazsın
Kimdeyim arıyorum ben
Solarsan açamazsın
Kurursan damlayamazsın
Belki de kuruyorum ben
Yalan ne diyorsam ne duyduysam hep yalan
Yalan kim ne dediyse ne duyduysan yalan
Duramaz ki yanan
Bulamaz ki arar
Duruyorum ben
Yalan ne diyorsam ne duyduysam hep yalan
Yalan kim ne dediyse ne duyduysan yalan
Gitmek istersen yol senin
Kalırsan eğer buram senin
İçimde bir sıkıntı var
Derdim büyük ama bilirim ki
Kimi beklersen onu ararsın
Kimi istersen onu bulursun
Yanında...
Sormam gidersen evindesin
İçimdeki yerindesin
Gideceksen gideceksin
Derdim büyük ama bilirim ki
Kimi istersen onu bulursun
Kimi seçersen onu yaşarsın
Kimi beklersen onu ararsın
Kimi istersen onu bulursun
Yanında...

my light is found


karanlık aydınlıktan doğar

Aydınlığı hiç sevemedim. Benim için güneşin batması günün en güzel zamanının başlamasının habercisidir. 24 saat içerisindeki en özgür zaman gecenin başlayıp güneş ışıklarının dünyaya olan 8 dakikalık yolculuğunun bitti zamana kadardır. Zihni bağlayan şeyler azalır. Seslerin değeri artar ve karanlık tüm dikkat dağıtıcı kusurları gizler. Tüm kusurlar gizlendiğinde sadece güzellik kalır. Bu yüzdendir ki en güzel şarkılar geceleri yazılmıştır.


Kendimi en çok geceleri dinleyebiliyorum. En çok geceleri dinlenebiliyorum. Linus için battaniye ne demekse benim için de gece geçirilen vakit o anlama geliyor. Herkes kendiyle benim kadar sohbet ediyor mu? Herkesin kafa sesi benimki kadar karizmatik mi? Siz de, o sese çığlık attırmaya çalışıp başarısız oluyor musunuz?



Memento Mori

Memento mori, "fani olduğunu hatırla", "öleceğini hatırla" veya "ölümünü hatırla" gibi şekillerde çevrilebilecek bir Latince deyiş. Ayrıca bu deyiş, aynı amacı taşıyan fakat farklı şekil ve konseptleri kullanan çeşitli sanat eserleri için de kullanılır ki buradaki aynı amaç insanlara faniliklerini, ölümlü olduklarını hatırlatmaktır.

Memento Mori antik çağında'da kullanılan bir uyarı bağırmasıdır. Muzaffer bir Roma generali, savaştan galip çıkıp sokaklarda zafer turu atarken arkasında duran bir Köle kafasının üstüne bir Defne çelenki ya da Müşter-Tapınak-Taçı tutup şunları söyler:


Memento mori

Fani olduğunu hatırla.

Memento te hominem esse

Sadece bir insan olduğunu hatırla.

Respice post te! Hominem te esse memento!
Arkana bak! Sadece bir insansın, hatırla!

Sokak Sanatı























27 Şubat 2012 Pazartesi

bu hayattır


kendime yeterince güvendiğimde,
sahne bitti.

kaybedeceğimden emin olduğuda,
kazandım.

insanlara en ihtiyaç duyduğum anda,
yalnız kaldım.

gözyaşlarımı silmeyi öğrendiğimde,
ağlayacak bir omuz buldum.

nefret etme yeteneğimi mükemmelleştirdiğimde,
birisi beni sevmeye başladı.

şafağı beklerken uyuyakaldığımda,
güneş doğdu.
bu hayattır.

20 Şubat 2012 Pazartesi

The Game (Zeka Oyunu)

The Game, amacı var olduğunu unutmak olan ve dünya çapında milyonlarca insan tarafından oynanan bir zeka oyunu. Oyun hakkında düşünmek kaybetmeye teşkil eder ve oyunun kurallarına göre mağlubiyet duyurulmalıdır. Oyun kesintisizdir, oyuncu oyun hakkında düşünmeyi bıraktığında kaybetmeyi de bırakmış olur.

Oyunun temel kuralları şunlardır:
  1. The Game'i, yeryüzündeki herkes oynamaktadır. (Alternatif olarak "Her zaman oyunu oynamaktasınız." şeklinde kullanılabilir.)
  2. The Game'i düşündüğünüz anda kaybedersiniz.
  3. Mağlubiyet duyurulmalıdır. (Genellikle "Az önce The Game'i kaybettim." gibi bir cümle kullanılır.)
          Ek Kurallar
Kimi oyuncular, The Game'i daha eğlenceli yapacağını düşündükleri kuralları oyuna eklerler. Bu The Game'in farklı varyasyonlarının ortaya çıkmasına sebep olur.
Bu kurallardan en çok uygulananı, "merhamet sürecidir". Bu kurala göre oyuncu, The Game'i kaybettikten sonraki 30 dakika içinde The Game'i tekrar düşünürse, kaybetmez.
Bir başka kurala göre, kaybettiğiniz zaman The Game'in kurallarını bilmeyen birine anlatırsınız.
Bu kurallara yenisi eklenebilir.
Teknikler

Zihninizi The Game'i düşünmemek için eğitmek zor olduğundan, genelde kaybınızı önlemek yerine başka oyunculara kaybettirmeyi denemelisiniz. Bunu oyuncuların görebileceği yerlere notlar bırakarak, banknotların üzerine yazarak ya da daha yaratıcı yöntemlerle (örneğin oyunculardan birine her su içtiğinde kaybedeceğini söyleyebilirsiniz) sağlayabilirsiniz.


Bazen gece yatağımda uzanıp kendime soruyorum


  •  "Bazen gece yatağımda uzanıp kendime soruyorum, neden buradayım? Sonra ufak bir ses yanıtlıyor, neden? Nerede olmak isterdin?"
  • "Bazen gece yatağımda uzanıp kendime soruyorum, "Hayat çoktan seçmeli bir test mi yoksa doğru-yanlış sorularından mı oluşuyor?" ...Sonra karanlıktan çıkan bir ses yanıtlıyor, "Sana bunu söylemekten nefret ediyorum fakat hayat bin kelimelik bir kompozisyon sınavı."
  • "Bazen gece yatağımda uzanıp kendime soruyorum, "Neden ben?" ...Sonra bir ses yanıtlıyor, "Kişisel bir şey değil, sadece senin ismin belirdi." 
  • Bazen gece yatağımda uzanıp kendime soruyorum, "Ben nerede yanlış yaptım?" Sonra bir ses diyor ki, "Bunu cevaplamak bir geceden fazla sürecek." 
  • Bazen gece yatağımda uzanıp endişelenmen gereken tek bir şey bile aklına gelmiyor... "İşte bu her zaman beni endişendirir!"
                                                                                                    Charles M. Schulz

13 Şubat 2012 Pazartesi

Sevgililerin Günü

Sevgililer Günü, her yılın 14 Şubat günü birçok ülkede kutlanan özel gündür. Kökeni, Roma Katolik Kilisesi'nin inanışına dayanan bu gün, Valentine ismindeki bir din adamının adına ilan edilen bir bayram günü olarak ortaya çıkmıştır. Bu sebeple bazı toplumlarda "Aziz Valentin Günü" (İngilizce: St. Valentine's Day) olarak bilinir. Valentine kelimesi, Batı medeniyetlerinde hoşlanılan kişi veya sevgili anlamlarında da kullanılır. 

Günümüzde, bazı toplumlarda sevgililerin birbirine hediyeler aldığı, kartlar gönderdiği özel bir gün olarak devam etmektedir. Tahminlere göre 14 Şubat günü, tüm dünyada 1 milyar civarında kart gönderilmektedir. Bunun yanı sıra hediye alımlarından kaynaklı piyasada satışlar artmaktadır. 

Şubat ayı ortasının aşk ile ilişkisi antik çağlara dayanmaktadır. Antik Yunan takvimlerinde, Ocak ayı ortası ile Şubat ayı ortasının arasında kalan zaman Gamelyon ayı olarak adlandırılmıştı ve Zeus ile Hera'nın kutsal evliliğine adanmıştı. 

Antik Roma'da 15 Şubat, bereket tanrısı Lupercus'un onuruna, Lupercalia günü olarak kutlanmaktaydı. Bu günde, Lupercus'un din adamları tanrıya keçi kurban ederlerdi. Daha sonra kafalarının üstüne koydukları bir parça keçi derisi ile Lupercus'u simgeleyerek, Roma sokaklarında koşturup, karşılaştıkları herkese dokunurlardı. Genç kızlar gönüllü olarak ileri atılır ve bereket tanrısının dokunuşundan paylarını almaya çabalarlardı. İnanışa göre bu dokunuş sayesinde doğurganlıkları kolaylaşacaktı. 

Lupercalia bayramının arifesi olan 14 Şubat'ta genç erkeklerin genç kızların isimleri yazlı kura çekerek bayram boyunca 'çift' olma alışkanlığı vardı. 469'da Papa bu gayri-Hıristiyan bayramını yasaklayarak sadece kura çekilişine izin verdi. Ancak artık kuralarda kızların değil azizlerin isimlerini yazlıydı. 

1908 tarihli Katolik Ansiklopedisi'ndeki eski şehitler listesinde, 14 Şubat gününe kayıtlı, inancı yüzünden öldürülmüş üç tane Aziz Valentine geçmektedir: 
Romantik aşk ile Valentine arasındaki bağlantı tarihi dökümanlarda hiç geçmemektedir ve kimi tarihçilere göre sadece bir efsanedir. Valentine'nin onuruna kutlama günü, 14 Şubat 496 yılında Papa Gelasius tarafından ilan edilmiştir. 1969 yılında kilise takviminden Aziz Valentine gününü çıkarmıştır.

İnsanlar neden savaşır?

War... Uh... What is good for? ABSOLUTELY NOTHING.
(Savaşmak... Ah... Neye faydalıdır ki? KESİNLİKLE HİÇBİR ŞEYE)




İnsanlar M.Ö. 3600 yılından bu yana 14 bin defadan fazla savaşmışlardır. Bu savaşlarda 4 milyara yakın insan hayatını kaybetmiştir.

Fakat ne için?

Dünyadaki savaşların bir kısmı ülkelerini ve topraklarını koruma amacıyla ortaya çıkmıştır. Bir kısmı ise daha çok zengin olmak, topraklarına toprak katma isteğiyle... Bunların yanında dünyada yapılan savaşların büyük çoğunluğunun sebebi kendi dinlerini insanlara zorla kabul ettirmek için yapılmıştır. 


6 Ağustos 1945’te Japonya’nın Hiroşima kentine atılan 20 kilotonluk bir atom bombası:
300,000 nüfustan;
78.000 kışının ölümüne,
84.000 kişinin yaralanmasına,
60.000 evin tamamen ya da kısmen yıkılmasına,
Böylece on binlerce insanın evsiz kalmasına neden olmuştur.

Nükleer infilak, 6 saat süren ve şehrin 12 km² lik bölümünü yakan bir yangın fırtınası meydana getirmiştir.

9 Ağustos 1945’te Nagazaki kentine atılan 20 kilotonluk bir atom bombası:
87.000 nüfustan:
27.000 kişinin ölümüne,
41.000 kişinin yaralanmasına,
Binlerce insanın evsiz kalmasına neden olmuştur.
Halen dünyada 50.000 atom başlığı olduğu sanılmaktadır.

30 Ocak 2012 Pazartesi

Jeet Kune Do : Durduran Yumruğun Yolu

Jeet Kune Do (JKD) (Türkçe: durduran yumruğun yolu) Bedeni daha ziyade saldırarak müdafaa etme felsefesidir. 1967 yılında ilk Bruce Lee tarafından bu ifade kullanılmıştır ve aynı zamanda felsefi tasarımı kamuoyu bilgisine sunulmuştur.Dünyadaki en yeni ve en etkili dövüş sanatıdır.

Bruce Lee, "Jeet Kune Do"yu tanımlamak için şu ifadeyi kullanmıştır:

Şekilsiz olun, biçimsiz olun aynı su gibi. Eğer suyu bardağa koyarsanız bardağın şeklini alır. Şişeye doldurursanız şişenin şeklini, çaydanlığa koyarsanız çaydanlığın şeklini alır. Su akabilir ya da çarpabilir. Su gibi olun dostum.
Bruce Lee



Bruce Lee bu ismin sistemi tam olarak ifade edemediğini düşünerek bundan hep sıkıntı duyduğunu belirtmiştir.

Sistemin ana unsuru gereksiz tüm hareketlerden vazgeçmek, sadelik, bedenin tümünü (komple) kullanmaktır. Temel amacı en kısa zamanda dövüşü durdurmak, rakibini engellemek, sonuç almaktır. Bu sanat Bruce Lee tarafından bilinen bazı savunma sanatlarının bir birleşimidir. Örnek olarak bazı önemli bacak ve adım hareketleri eskrim sisteminden Bruce Lee tarafından alınmıştır. Tayland boksu, jiu jutsu, wing chun, kenpo, tekvando vs. M.Ali Clay'ın esnek gard ve dansından etkilenmiştir. Bruce Lee gerekli gördüğü teknik, taktik ve egzersizlerini JKD felsefesiyle pratize etmiştir. Bruce Lee "Jeet Kune Do"yu kitabı (Tao of Jeet Kune Do), verdiği özel dersler ve seminerlerle asistanları vasıtasıyla pekçok ülkeye aktarmıştır. Bruce Lee ünlü kişilere de dersler vermiştir.

Parkta Köpek Olmak

Kelsey Wynns birkaç sağdık dostun boynuna GoPro kamera bağlayarak onları oynamaları için parka bırakıyor. Sonucunda mutlu köpeklerin gözlerinden olan biteni izliyoruz.


Beautiful Day at the Dog Park from Kelsey Wynns on Vimeo.

Kelsey Wynns'in diğer çalışmaları için http://kelseyw.com/ sitesini ziyaret edebilirsiniz.

28 Ocak 2012 Cumartesi

kalbini ateşe veriyorum ki beni arkanda bıraktığında ruhun içinde yanayım

l'espiritdel'escalier
           
         (Fransızca)

   1. bir diyalog bittikten sonra söylemek isteyip de söyleyemediğiniz şeyleri düşünürken içinde bulunduğunuz his.


Gnarls Barkley - Who's Gonna Save My Soul from Chris Milk on Vimeo.

aslolan aşk

bu dünyada daha önce kimsenin görmediği bir şey var. nazik ve tatlı. eğer görülürse belki herkes onun için kavga eder. bu yüzden hiç kimse görmedi. dünya onu sakladı, bu yüzden kimse ona ulaşamadı. ancak, bir gün, birisi onu bulacak. kesinlikle onu en çok hak eden kişi bulacak.

27 Ocak 2012 Cuma

karakalem hayat

Fildişi Sahilleri'nde doğan ve şimdilerde Belçika'da yaşayan Ben Heine gerçek fotoğrafların üzerine karakalem çalışmalarını mükemmel yerleştiren bir sanatçı. Çalışmaları gerçek dünya ile hayal dünyasını birleştiriyor. Bir kaç resmi sizler için seçtim. Diğer çalışmalarına kendi websitesinden ulaşabilirsiniz.





Nerdeyim? Nereye gidiyorum?

Panayır Sinekleri Hakkında

Yalnızlığına kaç, dostum!
Seni büyük adamların gürültüsünden sersemlemiş, küçüklerin iğneleriyle de delik deşik olmuş görüyorum.

Seninle nasıl susulacağını pek iyi bilir orman ve kaya. O sevdiğin ağaca benze yine sen, o geniş dallıya: sessiz ve dinlercesine sarkar o, denizin üstüne.

Yalnızlığın bittiği yerde, pazar yeri başlar; pazar yerinin başladığı yerdeyse, büyük oyuncuların gürültüsü ve ağılı sineklerin vızıltısı başlar.

Dünyada en iyi şeyler dahi, göstereni olmazsa, değersizdirler: Bu göstericilere "büyük adam "der halk.

Halk pek anlamaz büyükten, yani: yaratıcılıktan. Ama büyük şeylerin bütün göstericilerinden ve oyuncularından hoşlanır.

Yeni değerler yaratanların çevresinde döner dünya: -görünmeden döner. Oysa oyuncuların çevresinde döner halk ve şan :" dünyanın gidişi" böyledir.

Ruh vardır oyuncuda, ama ruhun vicdanı pek yoktur. O hep, en çok inandırdığı şeye inanır, - kendine inandırdığı.

Yarın buna inanır, öbürgün başkasına. Keskin gözleri vardır halk gibi, ve değişken huyları.

Devirmek, -onca kanıtlamaktır bu. Çıldırtmak, -onca kandırmaktır bu. Ve onca kan, bütün kanıtların en iyisidir.

Ancak duyarlı kulaklara sızan gerçeğe, yalan ve hiç der o. Gerçek, dünyada büyük gürültü koparan tanrılara inanır o ancak!

Gösterişli soytarılarla doludur pazar yeri, - ve halk övünür büyük adamları ile! Bunlar onlara göre, anın efendileridirler.

Fakat an onu sıkıştırır, o da seni sıkıştırır. Ve senden "evet" ya da "hayır" ister. Yazık, "...yana olma" ile "...karşı olma" arasına mı koymak istiyorsun iskemleni?

Bu dediği dedik, bu sıkıcı kişileri kıskanma, ey gerçek tutkunu! Dediği dedik kişinin koluna hiçbir zaman asılmamıştır gerçek.

Bu apansız kişiler yüzünden, güvenliğine dön; kişiyi ancak pazar yerinde bastırır; Evet mi hayır mı?

Ağır duyuşludur bütün derin kaynaklar; derinliklerine düşenin ne olduğunu anlamak için uzun süre beklemeleri gerekir.

Pazar yerinden ve şandan uzakta yer alır büyük olan her şey; hep pazar yerinden ve şandan uzakta barınmıştır yeni değerler yaratanlar.

Yalnızlığına kaç dostum; görüyorum ki her yerini ağılı sinekler sokmuş. Sert ve sağlam bir havanın estiği yere kaç!

Yalnızlığına kaç! Sen küçük ve acınacak kişilere pek yakın yaşadın. Onların göze görünmez öçlerinden kaç! Onlar sana karşı öçten başka bir şey değildirler.

Artık el kaldırma onlara! Sayısızdır onlar, hem senin yazgın sinek kovmak değil ki.

Sayısızdır küçük ve acınacak kişiler, nice mağrur yapıların yıkımı olmuştur yağmur damlaları ve yabanıl otlar.

Sen taş değilsin, ama sayısız damlalar seni şimdiden oymuşlar. Sayısız damlalardan yarılıp parçalanacaksın daha.

Görüyorum ki ağılı sinekler bitirmiş seni; görüyorum ki kan akıyor deşilmiş binbir yerinden; ve gururun kızmak dahi istemiyor.

Senden kan isterler tam bir suçsuzluk içinde; kansız canları kana susamıştır, ve sokarlar bundan ötürü, tam bir suçsuzluk içinde.

Ama sen, ey derin kişi, küçük yaraların acısını dahi pek derin duyarsın; ve daha iyileşmeden, aynı ağılı kurt elinin üstünde yürümektedir.

Bu pisboğazları öldüremeyecek kadar gururlusun sen. Ama sakın, onların bütün ağılı haksızlıklarına katlanmak senin alınyazın olmasın!

Onlar senin çevrende övgüleriyle dahi vızıldarlar; yılışıklıktır onların övgüsü. Onlar senin derine ve kanına yakın olmak isterler.

Sana tanrı ya da şeytanmışsın gibi yaltaklanırlar; senin önünde, sanki tanrı ya da şeytan karşısındaymış gibi sızlanırlar. Neye yarar ki! Yaltaklananlar ve sızlanandırlar onlar, o kadar.

Ve sık sık sevimli görünürler sana. Fakat bu öteden beri korkakların kurnazlığıdır. Evet, korkaklar kurnaz olurlar.

Seni dar gönülleriyle çok düşünürler, hep kuşkulanırlar senden! Çok düşünülen her şey, kuşkuyla düşünülür.

Seni erdemlerin yüzünden cezalandırırlar. Yürekten bağışladıkları ancak, yanlışlarındır.

Sen yumuşak ve doğru olduğun için, dersin ki: "suçsuzdur onlar küçük varlıkları içinde." Fakat onların dar gönülleri düşünür: "suçludur bütün büyük varlıklar."

Sen onlara yumuşak davranırken dahi, kendilerini horgördüğünü sanırlar; ve senin iyiliğini gizli kötülüklerle öderler.

Senin sessiz gururun onların beğenisine hep aykırıdır; bir kez olsun hafiflik etmek alçakgönüllülüğünü gösterirsen, sevinirler.

Biz, bir kişide bulduğumuz şeyi, onda alevlendiririz de. Onun için sakın küçüklerden!

Senin önünde kendilerini küçük bulurlar ve alçaklıkları sana karşı bir görünmez öç içinde parıl parıl yanar.

Görmedin mi, sen yanlarına varınca sık sık nasıl sustuklarını, ve güçlerinin, sönen bir ateşin dumanı gibi, onlardan nasıl ayrıldığını?

Evet dostum, komşularının tedirgin vicdanısın sen; çünkü onlar senin dengin değildirler. Bunun için senden nefret ederler ve kanını emmeye can atarlar.

Senin komşuların hep ağılı sinekler olacaktır.; sende büyük olan, -işte bu, onları daha bir ağılı, daha bir sineksi kılacaktır.

Yalnızlığına kaç dostum, -ve oraya, sert ve sağlam bir havanın estiği yere. Senin yazgın sinek kovalamak değildir.

Böyle buyurdu Zerdüşt.
                                                                                                                 
                                                                                         F. Nietzsche